Madame Curie, 1943 yapımı siyah-beyaz
bir film. Radyoaktivite üzerine yaptığı çalışmalarla nobel ödülü alan ilk kadın
bilim insanı Marie Curie‘nin hayatı anlatılıyor filmde. Özellikle post modern
aşklardan bıktıysanız, masum ve naif bir aşk hikayesi tercihinizse, bu filmi es
geçmeyin. Aşk hikayesi mi dedim, 4 yıl boyunca uğraşıp, son iki yılda 5.677
kristalizasyon işleminin ardından radyumu bulan bir çiftin bilime olan sonsuz
aşkını kastediyorum aslında. Ve bir çift küpenin hazin hikayesini… Yıllar boyu
vazgeçmeyip radyoaktivite üzerine araştırmalarını tüm imkansızlıklara rağmen
devam ettiren ve aplastik anemiden ölen Marie Curie’nin hayatı, hayatınızın
kimyasını değiştirebilir.
Filmde radyumun bulunuşunun 25. yılında Marie
Curie’nin yaptığı konuşma da yer alıyor; "Daha fazlasını yapamasak da,
belki herbirimiz bir parça bilgi parıltısı yakalayabilirsek, insanlığın gerçek
hakkındaki rüyasına mütevazi ve yetersiz olan birşeyler katabiliriz. Karanlığımız
içinde görünen evreni şekillendiren büyük planın belirsiz ışıkları, bize parça
parça gösterilen, bu küçük mumlar sayesinde olacaktır. Bilimin öyle
güzelliklere sahip olduğuna ve ruhani bir gücünün, bir gün dünyayı,
şeytanlardan, cahillikten, fakirlikten, hastalıklardan, savaşlardan ve
ızdıraplardan kurtaracağını düşünen-lerdenim. Gerçeğin belirgin ışığını arayın,
bilinmeyen yeni yollar arayın, insanlığın görüş alanı çok uzak olmasa bile. Ilahi
adalet bizi hiçbir zaman hayal kırıklığına uğratmayacak. Her çağın
kendi rüyası vardır. O halde dünün rüyalarını bir kenara
bırakın. Bilginin meşalesini alın, geleceğin sarayını inşa
edin.“
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen